Friday, December 21, 2007

Pekmezli Tatli

Aranizda bu tatliyi bilen var mi bilmiyorum ama bu tatli bana hep babaannemi hatirlatir. Hatta sirf bu yuzden babaanne tatlisi derim ben. Isin guzel tarafi zararli uc beyaz var ya: seker, un ve tuz, bunlarin icinden sadece pekmezin ihtiva ettigi seker var bu tatlida!!! Yagda konuyor tavaya ama o kadar da olacak:)Bence tatli krizini kesebilecek besleyici ve zararsiz bir alternatif....Bu kadar laf yeter iste tarifi:
2 kisi icin:
2 yumurta
Pekmez
Yag
Yapilisi:

Yumurtalar kirilir ve iyice cirpilir. Tavaya sivi yag eklenir bir miktar ve kizdirilir. Yumurta tavaya dokulur ve dagitilir. Iki tarafi da pisirilir. Biraz cukur buyukce bir tabaga alinir ve sicakken uzerine pekmez dokulur. Pekmezi iyice cekmesi icin dilimlenir. Sonra da afiyele yenir:) Ama ben seklinde biraz degisiklik yaptim pekmezi biraz cektikten sonra. Kestigim parcalari bir guzel sarip kurdanla tutturdum:)

Wednesday, December 19, 2007

Kurban Bayrami

Aslinda blogumu bayram tebrigi yazmak icin acmistim ama birden dusundum de aslinda neler var neler icimden gecirdigim. Biraz huzunluyum sanirim. Turkiye'de olsak ailelerimizle birlikte olmanin sevincini yasiyor olacaktik. Malesef "Bayram" buralara pek ugramiyor. Adi var duyuyoruz ama kendi yok. Ne bir heyecan var ne oyle insanin icini kipir kipir eden bir duygu.
Simdi geriye donup bakinca en cok universite tatil olur olmaz aksam otobuse binip sabah aileme kavustugum bayramlari sevdim sanirim. Bavul hazirliklari yapilir,bazen butceye uygun ufak hediyeler ve bir kucak dolusu heyecan konulurdu. Eve gider gitmez ailece hep beraber yapilan kahvaltilarin tadi hic birseyde bulunamadi.

Karamsarlik mi bu yaptigim ???? Bence degil. Sadece Bayram oldugunu bilip hic hissetmemenin ustune bir de boyumu asmis hasret eklenince duygularimi kontrol edemedim. Hepsi bu!!!

Bugun calisiyoruz. Yarin ise tatil. Ve ben tadini cikaricam tatilin emin olabilirsiniz:) Oyle butun gun mizmizlanacak degilim. Ama bu konu ile ilgili bir iki sey daha soylemeden gecemeyecegim;

hani "Bayram" ya yarin; ailenizde kim varsa kucuk, buyuk gidin sarilin, opun ve kucaklasin. Onlarla birlikte olmanin tadini doyasiya yasayin.

Kurban Bayrami'niz kutlu olsun...

Saturday, December 8, 2007

Thursday, December 6, 2007

Nasil begendim anlatamam:)



Bugun sabah bir arkadasim mail gondermis. Icinde o kadar guzel fikirler vardi ki anlatamam.



Iste birincisi....Harikaaa bir fikir!













Simdi de sirada korku filmi tadinda bir banyo perdesi:-( Hic bana gore degil hiiiic!!! Dusunsenize gecenin bir yarisi uykulu uykulu kalktiniz tuvalete gitmek icin banyonun kapisini araladiniz ve bu goruntu ile karsilastiniz. Kalp krizi sebebi bence:-)





Ve iste sirada en begendigim diyebilecegim olaganustu bir fikir:)


Yarin resimlere devam. Simdi ise donmem lazim:)


Ve sonuc:)

Cantam evdeydi!!!

Wednesday, December 5, 2007

Bir Garip Durum!!!

Sabahlari yediye on kala servis bizi evimizin onunden aliyor. Bugun sabah cikarken elime kahvalti icin hazirladigim poseti aldim. Elimi kolumu sallayarak indim asagiya.Ve servise bindik. Iste o zaman farkettim; cantami evde unutmustuuuum!!! Ama once kucuk capta bir panik yasadik. Cop torbasini da elime almistim sonra atmasi icin esime vermistim. Acaba cantami da mi ona verdim ve cople attik ??? diye zipladik:-( Sonra oyle bir sey olsa fark edecegine karar verdik. Ve simdi isteyim! Aksam gidince bakalim gercekten de evde mi birakmisim???

Aslinda olur boyle seyler biliyorum ama ne bileyim bir garip hissettim nasil bir dalginliksa artik. Sanirim havalar yuzunden. Cunku hep yorgun, hep uykulu vaziyette dolaniyoruuum...Bayram da kac gun tatil olacak burada acaba? Bayramin sadece 1. gunu olursa cok uzulecegimiz kesin. Merakla bekliyoruz!!!

Friday, November 23, 2007

OGRETMENLER GUNU

BUTUN OGRETMENLERIMIZIN OGRETMENLER GUNUNU KUTLARIM!!!

SATIN ALMAMA GUNU:GUC TUKETICIDE OLMALI!!!!

24 Kasim’i ben hep Ogretmenler Gunu olarak bilirdim. Simdi bir de; “ Satin Almama Gunu” oldu. Yilda bir gunu hic bir sey almadan gecirmek…Bakalim bunu kacimiz becerebilecek!!!

Tuketiciler Birligi Genel Baskani Av. M. Bulent Deniz konuyla ilgili yaptigi aciklamada su goruslere yer verdi:"Ilk kez 1992 yilinda Kanada’da gerceklestirilen Buy Nothing Day/Satin Almama Gunu (SAG) etkinlikleri ile kuresellesen ekonomik duzen ve ozellikle reklamlar ve medya araciligi ile topluma yerlesen tuketim kulturune karsi set olusturarak, tuketim olgusunda kontrolun tuketicide oldugu vurgulanmaktadir.Konserler, alisveris merkezlerinde alisveris yapilmayan bolgelerin olusturulmasi, kredi kartlarinin imha edilmesi gibi etkinliklerle tuketim cilginligina dikkat cekildigi bu kampanyaya 2002 yilindan bu yana, Tuketiciler Birligi’nin girisimleriyle ulkemiz tuketicisi de katilmaktadirTuketiciler Birligi, ulkemizin de dahil oldugu SAG etkinliklerini desteklemekte olup ulkemiz tuketicisini bu kampanyaya destek olmaya, 24 Kasim 2007 tarihinde, 24 saat boyunca hicbir sey satin almayarak gucun ve kontrolun kendisinde oldugunu gostermeye davet etmekte ve tuketiciye sunu sormaktadir: “24 saat boyunca hicbir sey satin almamayi basarabilir misiniz?"
www.tuketiciler. org

Tuesday, November 13, 2007

SUPER BIR SAMPUAN!!!!SALERM


Iste sampuanim: SALERM ve bu da hikayesi:)Saclarimda yaklasik dort, bes ay boyunca inanilmaz bir dokulme oldu. Epeyce azaldi. Cesitli serumlar, sampuanlar denedim ve hic bir degisiklik olmadi. Bir de oyle mat gorunuyorlardi ki anlatamam.Butun bunlari bir sampuanin degistirecegi aklima bile gelmezdi. Evimizin bulundugu sokakta bir Turk kuafor var. Arada bir fon cektirmeye giderim. Cok onceleri saciniz cok dokuluyor size bir sampuan onerecegim dedi.Bende dinledim ama acikcasi sadece dinlemis olmak icin. Hic taninmamis mahalle arasi bir kuafor hic tanimadigim bir markanin sampuanini almami istiyor. Ustunde bile durmadim. Simdi baska seyler kullaniyorum deyip gecistirdim. Bir kac unlu markanin sampuanini, serumunu denedim. Hic bir degisiklik olmadi. Yaklasik bir ay once tekrar gitmistim kuafore laf lafi acti yine ayni sampuani israrla tavsiye etti. Bende bu defa denemeye karar verip aldim.Bir ay oldu ve inanilmaz bir sekilde dokulmesi durdu ve ustelik isil isil parlamaya basladi saclarim.Dokulen saclar icin olan spray, ampul, sampuan setini almadim sadece sampuanini alip kullandim.Ve sonuc mukemmel!!! (kucuk bir hilesi var ama sampuanlandiktan sonra saclarinizin sadece uclarina derinize kesinlikle degdirmeden sac kremi uyguluyorsunuz biraz- kolay taranmasi icin)Bunun ustune sampuani sizlere tavsiye etmek farz oldu :)Kotu haberse Turkiye’de yok. Ama ebay’den getirtebilirsiniz. Her kurusuna degecektir!!!Ebay'de urunu incelemek icin asagidaki linke tiklamaniz yeterli.http://item.express.ebay.com/Health-Beauty_Hair-Care-Color__SALERM-BIOKERA-SPECIFIC-FALLING-HAIR-SHAMPOO-10-8-Oz_W0QQitemZ9517465251QQihZ003QQddnZHealthQ20Q26Q20BeautyQQadnZHairQ20CareQ20Q26Q20ColorQQptdiZ589QQddiZ1278QQcmdZExpressItemSalerm Biokera Specific Falling Hair Shampoo 10.8 Oz. (1714) Biokera Specific Falling Hair ShampooGinkgo Biloba ExtractSalerm'in diger sac tipleri icin olan urunlerini incelemek icin:http://www.beautyofnewyork.com/shopping/product_list.php?p_code1=8&p_code2=28

Thursday, November 8, 2007

www.bendeaskerim.com

Birlik ve beraberlige cok ihtiyac duydugumuz bir donemdeyiz. Sizler de ulkemizde olan biteni izleyip derin bir ic cekip keske Ataturk yasiyor olsaydi diyor musunuz? Daha baska neler neler geciyor aklinizdan kimbilir??? Eger ulkemizin gundemi, teror sorunlarimiz, dis ve ic politikalarimiz ve sehitlerimiz hakkinda soylemek istedikleriniz varsa bunlari paylasabileceginiz bir sitemiz var artik.
http://www.bendeaskerim.com/

City of Bakirkoy!!!

Daha onceki bir yazimda Bakirkoy ile ilgili bir site hakkinda tavsiyede bulunmustum. Site ile ilgili yorumum gercekten eksik kalmis. Biraz daha inceleyince neler varmis neler dedim. Oyunlar, videolar, indirebileceginiz dosyalar, hava ve yol durumu, emlak, forum ....Dahasi var ama anlatmakla olmuyor siteye girip gezmek sart:)
http://www.cityofbakirkoy.com/anasayfa/
Hadi size iyi gezmeler!!!!

Wednesday, November 7, 2007

Ruzgaaaarrrrrrrrr!!!

Ben ruzgardan nefret ediyorum:( Bugun burasi ucuyor. Inanilmaz bir firtina var. Basimi agritiyor ve gerginlik yapiyoooor.Biri sunu durdursun yaaaa:(
Cok karamsar oldu ama ne yapayim hem ruzgarin insan psikolojisi uzerine etkileri hakkinda yapilmis bir suru bilimsel calisma var bu ruh halimi kanitlayan. Sonuclarinin dogruluguna kesinlikle katiliyorum.

Bakirkoyluler, Bakirkoy'u Sevenler!!!!!

Simdi onerecegim siteyi begeneceginizi ve sitenin isinize yarayacagini dusunuyorum. Bakirkoy'un tarihi, firmalar listesi, haberler, yorumlar ve aradiginiz bir cok seyi bulacaksiniz bu sitede.
http://www.cityofbakirkoy.com/anasayfa

Monday, November 5, 2007

Tekstilde sinir tanimiyoruz:)

Bakin bugun gazetede ne okudum ben:

"Menopoz pijaması üretildi
Denizli'de yerleşik Funika Holding, kadınların menopoz dönemi sıkıntılarını hafifleten pijama üretti. Funika Holding Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Sözkesen, Denizli Gazeteciler Cemiyetinde (DGC) düzenlediği basın toplantısında, firmaların orta ve uzun vadede ayakta kalmasının en önemli sebebinin benzer ürünlerden ayrışan fonksiyonel özelliklere sahip ürünleri üretebilmek olduğunu söyledi.Firma bünyesinde yaklaşık 7 yıldır sürdürülen Ar-Ge çalışmaları sonucunda, ''Funika icatları'' başlığında çok sayıda ürünleri bulunduğunu ifade eden Sözkezen, şunları kaydetti: ''En önemli ürünlerimizden biri de dünyanın insan vücudu en serin tutan kumaşıdır. Ürüne 'Püfür-Püfüre'' adını vermiştik. TÜBİTAK'ın desteklediği bu projenin ardından, kumaşı geliştirmeye devam ettik. Bu kumaşı ilave özellikler sağlayacak şekilde geliştirdik. Piyasada kumaşın fayda sağlayabileceği başka alanlar da var. Bunlardan bir tanesi de bayanların yaşamlarının yarısını teşkil eden menopoz dönemi. 40 yaşın üzerindeki her 4 kadından 3'ünde bu rahatsızlık var. Bayanlar geceleri ateş basma ve terleme nöbetleri geçiriyorlar. Kendi eşimden yola çıkarak, buna bir çare bulmak istedik. Serin tutan kumaşımıza ilave özellikler kazandırarak, onun kuzeni diyebileceğimiz bir kumaş ortaya çıktı.''Kumaşın menopoz dönemindeki kadınların özellikle geceleri yaşadıkları terleme ve ateş basma sıkıntılarını hafifletecek özelliği bulunduğunu ifade eden Sözkesen, ''Menopoza çare bulmuyoruz. Onun etkilerini hafifletiyoruz. Bayanların enerjik ve zinde kalmasını, teri hissetmemelerini, vücudun soğuma ihtiyacını azaltmayı sağlıyor, sabaha kadar defalarca gecelik değiştirme ihtiyaçlarını ortadan kaldırıyoruz'' dedi.Sözkesen, tüm yıl boyunca giyilebilecek ürünün deneme amaçlı olarak Denizli ve İzmir'de bulunan mağazalarında satışa sunulduğunu sözlerine ekledi. "

Friday, October 26, 2007

Orman Arazileri icin TEMA ile elele...

Tema 2B'lik orman arazilerini satilmamasi icin imza kampanyası başlattı Hükümetimiz ise satın diye ısrar ediyor!!!

Hayrettin Karaca ise
"Verin bana bir milyon imza, sattırmam" diyor.

Ormanlarımızın satılmaması için lütfen sizde gayret gösterin.... Asagidaki linke tiklayin...

http://www.tema.org.tr/2B/


Friday, October 19, 2007

60’lı ve 70’li yılların giysileri

Bugunun Hurriyet Gazetesi'ni okumayan var mi aranizda?
O zaman bu yaziyi okuyun:)

"
60’lı ve 70’li yılların giysileri
19 Ekim 2007

Rabia ZAMUR

İstanbul Nişantaşı’nda bulunan Box’ta 1960’lardan 70’lere kadar, her döneme ait ikinci el giysi var. Fiyatları 10 ile 400 YTL arasında değişiyor.Nişantaşı’ndaki Göksu Pasajı’nın içinde yer alan Box’ta 250’ye yakın 2. el kıyafet bulunuyor. 3 ay önce açılan dükkanın sahibi Ozan Bosun. Çok uzun zamandan beri kıyafet biriktiren Bosun, "Eski kıyafetleri 10 yıldır evimde topluyorum. Bunları satmaya yeni karar verdim. Müşterilerin giysileri en az benim kadar sevdiğine ve koruyacağına ikna olursam fiyatından çok daha ucuza satarım" diyor. İtalya, İngiltere, Fransa, İsviçre, Avusturya ve Almanya’dan gelen kıyafetlerde, ağırlıklı olarak 60 ve 70’lerin modası hakim. Dönem kıyafetleri arasında ipek, uzun yakalı gömlekler ve pantolonlar var. 60’lardan kalma jarse elbiseler, 70’lerden kalma kocaman yakalı pensli daracık erkek gömlekleri birçok kişinin tercihi. Bosun, dükkanı için "İyi giyinmek isteyen, ama fazla para vermek istemeyenler tercih ediyor." diyor. Fiyatların 10 ile 400 YTL arasında değiştiği mağazada ürünler daha çok gömlek ve elbise ağırlıklı. Paltolar, deri ceketler, kadın ve erkek gömlekleri, kravatlar, şapkalar ve kemerler de bulmak mümkün. Elbiseler ve deri ceketler 50-200 YTL arası fiyatla satılıyor. Fiyatlar giysinin ait olduğu döneme ve yıpranma oranına göre değişiyor. Markalı kıyafetler genelde 50-400 YTL arasında. Gucci, Armani, Moscino, Vakko, Christian Dior, Topshop ve Beymen markalı ürünleri Box’ta çok ucuza bulabilirsiniz. Sezonda 800 YTL’den satılan Gucci markalı bir ürün, Box’ta 150 YTL’ye kadar düşebiliyor. Mağazadaki en pahalı giysi, 350 YTL’ye satılan Gucci marka gömlek. Mağazadaki ürünler her hafta değişiyor. Temizliğe önem veriliyor. Her giysi ayrı ayrı dezenfekte ediliyor ve onarımları yapılıyor, gerekirse boyadan geçiyor. Dilerseniz giysi kiralayabilirsiniz de. Günlük kiralar 5-50 YTL arasında. Ayrıca sinema ve TV dizilerine kostümler satılıyor ve kiralanıyor. Gelen kıyafetlerin bazılarının az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olduğunu belirten Bosun; "Avrupa’da çok fazla rağbet gören bu alışveriş çılgınlığı bizim ülkemizde de yaygınlaşıyor. Ben de her yıl bu ülkelere giderek ürün topluyorum. Geniş bir çevrem var. Yurtdışında alabilecekleri kıyafetleri, yurtdışına gitmeden bizden alabiliyorlar. İyi bir marka yakalamak istiyorsanız, sık sık mağazamıza uğrayın" diyor. Adres: Teşvikiye Cad. No: 105/13 Nişantaşı Göksu Pasajı
"

Thursday, October 18, 2007

Patlicanli Borek

PATLICANLI BOREK


Bu harika boregi yapan cok sevdigim Sermin Ablam. Tarifini de tam gitmek uzereyken kucucuk bir kagida yazmistim. Bulamadim bir turlu. Bulunca hemen ekleyecegim.
Ben ilk defa patlicanli borek yedim ve bir harikaydi tadi. Ellerine saglik Sermin Abla:)
Tarif geldiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii....

TARIFI:

Malzemeler:
1 adet kuru sogan
4 adet patlican
1 adet yesil biber
2 adet domates
karabiber, kirmizibiber

Hamuru icin:
700gr un
tuz
su

Yapilisi:
Sogan ve biber yemeklik, patlican ve domatesler( kabugu soyulur) kup kup dogranir.
Tencereye bir miktar yag konur butun malzemeler baharatlar da dahil olmak uzere eklenerek pisirilir. Bir kenarda sogumaya birakilir.
Bu arada hamuru hazirlanir. 700gr un, tuz ve su ile kulak memesi yumusakliginda hamur yapilir. Hamur sekiz esit parcaya bolunerek yemek tabagi buyuklugunde acilir ve masya dizilir ve uzerlerine sivi yag surulerek 10 dakika bekletilir. Daha sonar dort tanesi ust uste konup el ile cekilerek tepsi buyuklugunde acilir ve yaglanmis tepsiye konur. Pisirmis oldugumuz harc uzerine yayilir. Geriye kalan dort hamurda ayni sekilde aciliarak harcin ustune konur. Firina konmadan once borek karelere ayirlarak kesilir. Uzerlerine yumurta sarisi surulerek onceden isitilmis firina verilir.
Geriye tek bisey kalir; o da AFIYETLE YEMEK!

Tuesday, October 16, 2007

Sonbahar Hastaliklari

Malum sonbahar geldi ve beraberinde hastaliklari getirmeye basladi bile.
Kucuk bir arastirma yapip bu hastaliklardan korunma yollarini anlatan bir yazi buldum. Yaziyi buldugum site her gun guncelleniyor ve cok faydali bilgiler var. Iste adresi:
http://www.ailem.com/index.asp

Simdi gelelim sonbahar hastaliklarindan korunma yontemlerine ve hangi besinlerden faydalanmamiz gerektigine:


Sonbahar Hastalıklarından Korunma Yöntemleri
Öncelikle günlük hayatımızda alacağımız birkaç önlemle bu hastalıkların çevremizden bulaşmasını önleyebiliriz.

· Hasta kişilerle yakın temastan (tokalaşmak, öpüşmek) kaçınılmalı,
· İnsanların toplu olarak bulundukları kalabalık ortamlara girilmemeli,
· Eller bol su ile sıkça yıkanmalı,
· Ellerin göz ve burun ile teması önlenmeli,
· Hasta kişilerin eşyaları (kalem, kitap, bardak...) kullanılmamalıdır.
Ayrıca hastalıklardan korunmak için doğal korunma yöntemlerini de göz ardı etmemek gerekir. Öyle ki doğal besinler ile hastalıklara karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirebilir, virüslere karşı kalkan oluşturabiliriz. Bu nedenle sonbahar ve kış aylarında doğal besinlerin tüketimini arttırmalıyız.


Hastalıklara Karşı Doğal Besinler

Domates ve kayısı gripten korur: Domates içerdiği C, E vitaminleri ve potasyumla beraber bir antidoksidan olan likopen sayesinde vücudu grip ve nezleden korur. Grip ve soğuk algınlığına karşı bir diğer silah olan kayısı, içerdiği A ve B3 (niasin) vitamini, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve fosfor sayesinde grip ve nezleye karşı bünyemizi korur.
Elma, şeftali, üzüm, portakal ve nar bağışıklık sistemini güçlendirir: Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan elma B3 ve E vitamini, potasyum ile bol miktarda pektin içerir. Şeftali de içerdiği A, B3, C vitaminleri ile folik asit, beta karoten ve potasyum sayesinde gribe karşı savunma mekanizmasını güçlendirir. Üzüm bol miktarda A ve C vitaminleri, mineraller en çokta demir ve potasyum içerir. Bu sayede vücudun daha dirençli olmasını sağlar. Nar bir C vitamini deposudur. Ayrıca demir ve potasyum yönünden de zengindir. Narın yararlarıyla ilgili pek çok bilimsel çalışma vardır özellikle de bağışıklık sistemini güçlendirdiğinden virüslerle karşı karşıya olduğumuz sonbahar ve kış mevsiminde bolca tüketilmelidir
Portakal öksürüğü azaltır: Bağışıklık sistemini güçlendiren, grip ve soğuk algınlığından koruyan meyvelerin başında gelen portakal içerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır.
Vişne suyu ateş düşürür: Ateşli hastalıklara karşı güçlü bir silah olan vişnede A vitamini ve potasyum bulunur. Vişne suyu ateşi düşürup susuzlugu giderir. (Bu yazi www.ailem.com sitesinden alinmistir)

Wednesday, October 10, 2007

IYI BAYRAMLAR!

Bayraminizi en icten dileklerimle kutlar; sevdiklerinizle birlikte guzel bir bayram gecirmenizi dilerim.

(Uzunca bir sure ara vermistim yazmaya ozel sebepler yuzunden ama artik firsat buldukca biraktigim yerden yazmaya devam..)

Wednesday, August 29, 2007

Yazilarima bir sureligine ara veriyorum. Tekrar gorusmek uzere!!!

Friday, August 24, 2007

Baku

Baku


Bu resimleri bir arkadasimizi ziyarete gittigimizde evin balkonundan cekmistim.
Ozellikle resimde gorunen heykele dikkat edin. Ne kadar da buyuk degil mi???
Baku'de meydanlarda, sokak aralarinda heykeller var. Genelde de kocamanlar. Bu gordugunuz ise "Nerimanov" heykeli. Kendisi doktor ve ayni zamanda inkilapci imis. Ataturk ile cok yakin iliskileri varmis.
Binalara bakinca da farkli tarzda olduklarini goreceksiniz. Cunku burada tavanlari yuksek tas binalardan cok var. En ustteki resimde kareye yarisini almis oldugum,Nerimanov Heykeli'nin tam karsisinda gorunen yeni bina gibi yapilar hiz kesmeden yapilmakta ve sehir bir santiye gorunumunu almakta.

Thursday, August 23, 2007

Tavsiye...

Yurt disina seyahat edecekler icin cok faydali olacagini dusundugum bir site var. Gideceginiz ulkeyi tiklayip o ulke ile ilgili derlenmis cesitli videolar izleyip fikir sahibi olabiliyorsunuz.
Eminim hosunuza gidecektir. (Turkiye'yi goremedim ulkeler listesinde)

http://www.geobeats.com/

Tuesday, August 21, 2007

Taklit Diziler Furyasi...

Su siralar dikkatinizi cekti mi bilmem ama bir dizi var ekranlarda; Kavak Yelleri...
Kendileri genclik dizisi olurlar ama kopya. Aranizda cnbc-e' de yayinlanan "Dawson's Creek" adli diziyi bilenler varsa zaten onlarda farketmislerdir. Ben muptelasiydim bu dizinin. Hani Katie Holmes'un ilk zamanlari ekranda...
Diger bir dizide su an yaz tatilinde olan "Doktorlar" adli dizi. Onun da "Grey's Anatomy"nin kopyasi oldugunu hemen herkes ya biliyor ya da cokton duymustur etraftan.
Simdi soruyorum sizlere bu dizelerin kopyalarini yapmak icin izin alinmis mi bu bir.
Ikincisi ise hic mi dogru duzgun dizi senaryosu yazabilen biri yok ulkemizde de bize taklitleri izletiyorlar????

Emin olun bu, bir kitabi okuduktan sonra filmini izleyip hayal kirikligina ugramaktan daha kotu bir duygu....

Azerice-Turkce

Azerbaycan'a gelince dil konusunda hic bir problem yasamiyor insan. Belki ilk baslarda zor oluyor tam olarak anlamak ama zamanla soylenen herseyi anliyorsunuz. Anlamdiginiz kelimelerin cogu da genelde Rusca oldugundan. Cunku Rusca kelimeleri Azerice yapilan konusmalarin icinde bolca duyabilirsiniz. Turkce kelimelerin bir kismi ise bugun bizim kullanmadigimiz eski Turkce kelimelerden ya da zamanla anlamlari degisiklige ugramis kelimelerden.
Ben komik buldugum farkli anlama gelen kelimelerden ornek vermek istiyorum.

Dal: Arka ; Dalda otur derse biri size ne demek istemis. "Arkada otur."
Kabak: On ; Masinin kabaginda sakla. " Arabanin onunde dur."
Azmak: Kaybolmak; Yolun oratsinda biri size "Men azdim" derse " Ben kayboldum" diyordur:)
Sumuk: Kemik ; Restoranda et siparisi verdiniz. Garson sorar: Sumuklu mu sumuksuz mu?:)
Kombinezon: Isci tulumu ; Yorum yapmiyorum:)
Subay: Bekar ;Ilk geldigimde doktor kontrolunden gecerken "Subaysan???" diye sormuslardi. Ne ola bu acaba demistim kendi kendime:)

Ve simdi geldik asil bombaya;
Henuz yeni geldigim zamanlarda bir aksam restoranin birine yemege gittik. Bende menuyu acip ne yiyecegime karar vermeye calisiyorum. Bir de ne goreyim.
" Serhos Balik " yaziyor. Oyle bir guldumku anlatamam .Hala ne zaman aklima gelse gulerim.
Eee haksizda sayilmazlar di mi ama sarap soslu balik olsa olsa "Serhos Balik"tir.

Bu arada belirtmeden gecemeyecegim. Burada bir magazaya girdim. Kiz Turk oldugumu anlayinca ne oluuur konus duyayim cok seviyorum ben sizin dilinizi dedi:) Konusayim da ne desem ki?????
Turkce'yi kaba bulan arkadaslar da yok degil hani....

Thursday, August 16, 2007

Fit Flop Cilginligi


Simdi yazacaklarimdan sonra diyeceksiniz ki bu kiz kafayi zayiflamakla bozdu bu aralar. Ama oyle degil durum. Sadece bu tarz haberlere rastlayinca dayanamiyorum ve hemen paylasmak istiyorum ki bu haber bence cook ilginc.

Adamlar ne yapmis etmis (nasil yapmislarsa artik) bacak ve kalçaları şekillendirip selülitleri giderdiği iddia edilen Fit flop'lari uretmisler. İngiltere ve ABD'de yok satıyormus!
Spor yapmaya usenenlerin cok sevinecegi bir haber bu:)
Nasil yapiyor bu isi fit floplar?
South Bank Üniversitesi'nin biyomekanik uzmanlarınca tasarlanan Fit flop'ların özel aratabanlarının yüründükçe ayağı destabilize ederek (sabitleyerek) ayak ve bacaklardaki kasların gerilmesine neden olduğu ve yağ yakan kas liflerini harekete geçirdiği söyleniyor. Dünya basını Fit flop'ların gerçekten işe yarayıp yaramayacağını tartışıyor son günlerde. Sonuçları almak için henüz erken ama kulağa da çok hoş geliyor aslında. Ne dersiniz?

Urun http://www.runningbare.co.uk/acatalog/asic_trainers.html sitesinde 36 pound' a satiliyor.
http://urun.gittigidiyor.com/Bir-Terlik-Selulitleri-Azaltabilir-mi_W0QQidZZ5658196 sitesinde ise 180 YTL. ( Bu sitede ki acik arttirma kapanmis simdilik)

Internetten almak istemeyenler biraz beklemek zorunda cunku fit floplar 2008 yilindan itibaren Turkiye'de.

Wednesday, August 15, 2007

Yag Yakma Formulu

Vucudunuzdaki yaglardan kurtulmaya ne dersiniz?

Sizlere Suna Dumankaya'nin formulunu vermek istiyorum. Ustelik bu formul yaglari yakmakla kalmiyor metabolizmayi da hizlandiriyormus. (Kendim denemedim ama Suna Dumankaya'nin formulune guveniyorum.)

"1 adet ananas, 1 tutam taze nane, 1 tatlı kaşığı ceviz yağı ve badem yağı, 1 limon ve az miktarda bal. Ananası soyup, dilimleyin. İçine nane, ceviz yağı, badem yağı ve 1 adet kabuğu soyulmuş limonu ekleyip, blender'dan geçirin. İsteğe göre bal ilave ederek buzdolabında saklayın. Sabah akşam tok karnına birer bardak için."



Monday, August 13, 2007

Son Kesfim:)

Iki ay boyunca fitness salonuna devam edip sonra salondaki tek kisi olmanin verdigi bunalima dayanamayip birakmistim gitmeyi. Hemen ardindan bir arkadasimin tavsiyesi uzerine muhtesem birsey kesfettim.

Joanna Hall adinda Ingiliz bir kadinin evde yapabilecegimiz hareketlerden olusan fitness DVD'leri var. Ingiltere'de oldukca populermis. Tabi evde DVD'den takip ederek spor yapmak irade isi. Bugun hava sicak, bugun canim istemiyor, bugun islerim var yaparsaniz pek faydali olmaz sanirim. Ben zaman zaman bu bahanelere basvursam da programa uymaya calisiyorum. Resimdeki DVD'den calistim.



Bundan baska DVD'leri de var. Ilgilenen olursa internet adresi:
http://www.joannahall.com/shop/exercise_dvds.asp
Siparis vermek isteyenler http://www.amazon.co.uk adresinden veya http://www.ebay.com.uk/ adresinden verebilirler.

Dvd'lerden uc tanesini denedim. Benim favorim:

Baku -Vagzhal ( eski tren istasyonu)




Vagzhal toptancilar carsisi gibi kullanilmakta. Hesapli bir alisveris yapma sansiniz yuksek.
Ayrica kozmetik malzemelerinizi uygun fiyata alabileceginizi bir kac dukkan da bulunmakta.

Baku- Targovi



Ve iste meshur cadde. Tipki Istiklal Caddesi gibi trafige kapali olan, sag ve sol tarafi magazalarla dolu ve gunun hangi saati giderseniz gidin cok kalabalik olan bir yer. Bir detayi da eklemeden gecemeyecegim Baku'de inanilmaz derecede cok Italyan markali urunler satan magazalar mevcut. Fiyatlarini siz tahmin edersiniz artik:)

Baku-Bir bina

Baku- Bir Bina

Baku- Opera Binasi

Baku- Nizami Metrosu

Baku-Belediye Binasi

Baku - Shahidler Xiyabani

Sunday, August 12, 2007

Baku- Ticaret Merkezi

Baku- Meclis Binasi

Baku-Fen Bilimleri Akademisi

BAKU

Bugun yasadigimiz sehrin, Baku'nun resimlerini yayinlamak istiyorum.Ilk resmi bir arkadasimizin evinden cektik. Digerleri ise internetten derlediklerim. Bundan sonra daha fazla resim cekip yayinlamayi dusunuyorum.



Friday, August 10, 2007

METEOR SOV!!! KACIRMAYIN....

Pazar gecesi meteor şov var!

İngiliz astronomlar yarın gece tüm dünyadan görülebilecek muhteşem bir meteor yağmurunun olacağını açıkladı.

Meteor yağmuru Türkiye’den de 02:00 ile 05:00 saatleri arasında izlenebilecek. Perseid adı verilen meteor yağmurunun rengarenk olacağını ve çıplak gözle görülebileceğini belirten uzmanlar, her dakika içinde birden fazla meteor düşeceğine dikkat çekti. Meteorların atmosfere 135 bin km. hızla gireceğini kaydeden Dr Robert Massey, “Bu rakam NASA’nım uzay aracının hızının 18 katı” diye konuştu.

Victoria's Secret

Sizlere cok guzel bir alisveris sitesi onermek istiyorum.
Ustelik su siralar indirim var. Burada bir arkadasim iki ayakkabi ve bir bluz siparisi verdi. Biraz riskli buluyorum ben ayakkabiyi internetten almayi, ya numara tutmazsa diye ama numaralarinda bir sorun yasamadi. Yalniz ayakkabilarda "Made in China" yaziyordu. Kalitesi ile ilgili bisey diyemeyecegim ama modelleri guzel. Bluz ise kesinlikle cok guzeldi. Sitede ic camasir, bikini vs... bircok urun var. Soyle bir goz atmakta fayda var. Hatirlatmak istedigim bisey var. Siparis verirken gumrukte ekstra para odenmemesi icin belirlenmis bir limit var. Cok emin degilim ama 100$ oldugunu tahmin ediyorum.Kesin tutari ogrenir ogrenmez yazarim. Hatta bilen varsa "comment" bolumune yazabilir.
http://www.victoriassecret.com/

SPINNING...


Bugun gazeteleri okurken bir konu ilgimi cekti. Sizlerle de paylasmak istedim.
"Son dönemin popüler spor dalları arasında gosterilen spinning, formuna önem verenlerin yeni gözdesi olmus. Özel tasarımlı spinning bisikletleriyle pedal çevirenler, hem kalorilerini yakıp forma giriyor, hem de eğlenceli vakit geçiriyormus. 1991 yılında Amerika'dan dünyaya yayılmaya başlayan spinning'de 50 dakika içinde 500 ila 900 kalori yakılabiliyormus." Inanilmaz degil mi? Yurume bandinda 50 dakikada kac kalori yaktigimizla karsilastirinca gercekten muthis bisey bu! En buyuk artisi da Turk kadinlarinin ortak derdi bacak, baldir, kalca bolgesinin incelmesini saglamasi.
Bu kadar kalori nasil harcaniyor derseniz iste cevabi:
"Pedale kuvvet!
Spinning bisikletlerinde oturarak pedal çevrilebiliyor; öne, arkaya ve yanlara eğilerek kollar, göğüs kasları ve sırt bölgeleri de çalıştırılabiliyor. Bu sporu kondisyon bisikletiyle yapılan egzersizlerden ayıran en önemli özellik; spor salonlarında kalabalık gruplarla, müzik ve eğitmen eşliğinde yapılması... Sağlık üzerinde hayli olumlu etkileri olan spinning; özellikle bacak, baldır ve kalça bölgelerindeki yağların eritilmesini ve bu bölgelerin incelmesini sağlıyor. "(Bilgiler Sabah Gazetesi'nden derlenmistir.)
Istanbul'da spinning ile ilgili daha detayli bilgi almak isterseniz verecegim link isinize yarayacaktir: http://www.clubsporium.com/spinning.asp
(Yukaridaki resim clubsporium'un sitesinden alinmistir.)

Thursday, August 9, 2007

MUCVER:)




Bizim evde bir mucver canavari var:) Bu yuzden haftada bir veya iki defa mutlaka mucver yapalir.
Ilk mucver yaptigimda olcusunu bi turlu tutturamamistim. Zamanla ogrendim. Ben cok kizartmiyorum mucveri hafif yumusak olmasi daha cok hosumuza gidiyor. Sekilleri biraz bozukda olsa tadi gayet iyiydi.
Gelelim tarifine:

Mucver (2 kisilik)

2 adet buyuk boy kabak
Yarim demet maydanoz ( Burada 1 demette cok fazla maydanoz oldugu icin yarim eger demet kucukse 1 demet olabilir)
1 demet dereotu
2 demet yesil sogan
1/2 su bardagi rende beyaz peynir
2 yumurta
Tuz (peynirin tuzlu olup olmadigini goz onunde bulundurmak lazim)
ve iste sihirli cumle: Alabildigi kadar un...
Malesef un konusunda kesin birsey diyemeyecegim cunku ben surekli azar azar ekleyerek kivamini tutturmaya calisyorum. Karisim cok kati olmuyor. Butun malzemeler iyice birbirini tutunca olmus demektir.
Oncelikle kabaklari soyup rendeliyoruz ve iyice sikarak suyunu cikartiyoruz.
Yesil sogan, dereotu ve maydanozu ince ince dogruyoruz. Rende beyz paynir ve yumurtayi da ekleyip butun malzemeleri karistiriyoruz ve bir kasik yardimi karisimdan alip tavada kizgin yagda kizartiyoruz.
Afiyet Olsun!!!

SIMDI NEREDE OLMAK VARDI:(


Kazandibi.....

KAZANDIBI RESMINI GECICI BIR SURE ICIN KALDIRDIM. RESMIN KOTU GORUNDUGUNE DAIR YORUMLAR VARDI:( YENI BIR FOTOGRAF CEKER CEKMEZ YAYINLAYACAGIM.


Aslinda bu resmi pazartesi yayinlayacaktim ama bir turlu kismet olmadi. Pek istah acici bir resim cekemedim biliyorum ama acemiyim henuz:( Umarim zamanla daha guzel cekmeyi beceririm.Yalniz tadi konusunda kesinlikle mutevazi olamayacagim:) MUHTESEMDI!!!Simdi tarifi ne acaba diyeceksiniz anlatayim.Evden cikiyorsunuz. En yakin marketten Tukas marka Kazandibi aliyorsunuz ve paketin ustunde yazan tarife gore yapiyorsunuz:)Ama kesinlikle Tukas olmali bence en lezzetli olan bu. (Tukas'in da acayip reklamini yapmis oldum ama...)

Gozenekler icin bir formul....

Bu sefer uzun bir ara oldu ama iste burdayim. Sanirim insanin keyfi cok yerinde olmayinca yazacak bisey bulamiyor. Gecen gun gazetede yuzumuzde belirginlesen gozeneklerimiz icin ne yapabilecegimiz ile ilgili bir formul okudum.
Ihtiyaci olan arkadaslar olur diye sizlere aktarmak istiyorum.

Formul Suna Dumankaya 'ya ait:

"Bir şişe maden suyu, yarım limon suyu, bir elmanın suyu, 10 gr badem yağı ve bir armutun suyunu karıştırın. Tüm malzemeleri püskürtücülü bir şişeye koyun. Sabah akşam temizlediğiniz yüzünüze püskürtün. Soğuk yerde buzdolabında saklayın. 5 gün içinde tüketin. Bunu sık sık tekrarlayın. "

Thursday, August 2, 2007

AGACA TIRMANIRKEN BILE POZ VERIYOR:)

MANKEN KEDI:)

Kediciiiik:)


Ve kedicik resimlerine devam:)

Wednesday, August 1, 2007

YINE YENIDEN "SECRET" HAKKINDA....

Daha once "Secret" adli kitap hakkinda yazmistim. Bugun Vatan Gazetesi'nde Hasmet Babaoglu'nun yazisini okuyunca iyice yerli yerine oturdu bu kitap ile ilgili dusuncelerim.
Simdi sizler icin yazinin tamamini buraya kopyaliyorum.
Haşmet Babaoğlu Vatan
The Secret’ın asıl sırrı
02.08.2007 06:03
"Çevreme bakıyorum da, Rhonda Byrne’nın The Secret/Sır adlı kitabının etkisi yayıldıkça yayılıyor.
Beş yıl önceki sevgilisinin fotoğrafını önüne koyup bakarak “geri gelmesi”ni umut edenler...
Her sabah ceket cebine yüklü miktarda uyduruk bir çek koyup evden çıkan ve yakın zamanda yerini gerçeğinin alacağından emin olanlar...
Sadece “pozitif” şeyler düşüneceğim diye yanında hastalıktan, dertten söz ettirmeyen bencil alıklar...
Daha neler neler var!
Kimisi açık açık yapıyor bunu kimisi de çaktırmadan. Adı da “sikrıt yapmak” olup çıkmış.
Birkaç ay önce bu konuda yazmaya kalkmış sonra uzun boylu eleştiriye girmekten vazgeçmiştim.
Öyle ya! Bu tür kitaplar taşıdıkları büyük iddiaya ve teorilerinin kapsayıcılığına rağmen okurlarıyla aslında bire bir ilişki kuruyordu.
Bir anlamda homopatik ilaçlara benziyorlardı. Hastalığa değil ama özel olarak o “hasta” ya derman olan ilaçlar gibiydiler. O yüzden okurla kitap arasına girmemek belki en iyisi diye düşünmüştüm.
Fakat gözlemlediğim The Secret çılgınlığı en azından bir nokta üzerine kesin sözcüklerle yazmaya itiyor beni.
Hangi nokta mı?
Asıl sır noktası...
***
Rhonda Byrnes’ın yaptığı ne?
Binlerce yıllık insanlık kültürünün hayal-dua-dilek-adak konusunda biriktirdiği ne varsa hepsini bir araya getirip ona bir bilimsel yasa (Çekim Yasası) süsü vermek...
Bu “yasa”ya göre bir şeyi olumlu biçimde çok isteyip özellikle de “görselleştirdiğinizde” mıknatısa dönüşüyorsunuz. Ve o şey eninde sonunda gelip sizin çekim alanınıza giriyor, yani isteğiniz gerçekleşiyor..
The Secret’ın baştan çıkarıcı yüzlerce örnek ve alıntıyla anlattıklarının özü bu.
Geleneksel hurafelerle tatmin olmayan ama hurafesiz de kalamayan; dinlerin ortodoks yorumları ve ibadet modelleriyle uyumsuz ama gündelik hayattaki maneviyatsızlıktan da mustarip günümüz insanının bu tezden çok etkilenmesinde şaşacak bir yan yok elbette.
The Secret.
Dinsel değil ama öyleymiş gibi..
Bilimsel değil ama öyleymiş gibi...
Kitabın etkisi ve ünü de buradan kaynaklanıyor zaten: mış gibi yapmasından...
***
Ama bir sorun var.
Derin bir eksiklik...
Büyük bir boşluk duygusu...
Hayır! Birçok eleştirmenin vurguladığı gibi, kitabın aşırı maddi taleplere, günümüz insanının mutlak zenginlik ihtiraslarına hoş bakmasını kastetmiyorum. O işin “gel gel” tarafı!
Ama dikkat ederseniz fark edeceksiniz; yüreği titretmiyor The Secret.
Soğuk.
Bir prospektüs kadar işlevsel fakat soğuk!
Neden peki?
Sır da orada zaten.
The Secret bir operasyon.
İnsanlığın binlerce yıllık hayal-dua-dilek-adak kültürünün içinden Tanrı kavramını çekip çıkartma operasyonu...
“İstersen olur” diyor The Secret.
Ama kim “ol” duracak?
Kimse!..
“Zaten yasa böyle” diyor The Secret.
Tanrı’nın adını ağzına almıyor. Onun yerine sürekli “evrene güvenin, inanın, inanç duyun” diyor.
Ancak işin bilim tarafından baktığınızda da sorun şu: Bilimde ne böyle bir yasa var ne de böyle bir evren vizyonu!
***
Kitabı okuyunca “canım bu kitap babaannemin duaları ve batıl inançları gibi bir şey” diyenler var. İyi niyetlerine rağmen özünde yanılıyorlar.
Babaannelerimiz de kırk kez söylenenin gerçek olacağına inanırdı ama ne isterlerse Tanrı’dan isterlerdi.
Bilirlerdi ki, sadece kendileri istediği için değil, Tanrı istediği için dilekler kabul olur.
Hem ilgilisine hatırlatmanın tam sırası...
İnsan dua eder, diler, ister ama bütün dinlerde kesin uyarı şudur: Neyin gerçekten hayır neyin şer olduğu bilgisi ne evrene ne de insana aittir. (“Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır, sevdiğiniz bir şey de şerdir. Allah bilir de, siz bilmezsiniz.” Bakara/216)
O yüzden dualar takdiri Allah’a bırakır.
O yüzden dua denilen şey The Secret’taki gibi önü alınmaz bir tutku ifadesi değil, yakarış ve teslimiyettir."
*****

GÖZ ÇEVRESİ SORUNLARINA VE NELER YAPABILECEGIMIZE DAIR...

Umarim internetten derledigim bilgiler faydali olur....

"Yorgun ve şiş gözler

Çok az ya da çok fazla uyku, bir gece önce alınan alkol, aşırı kafein tüketimi, stres ile yapay ışıklar bilgisayar ve televizyon gibi olumsuz etkenlere uzun süre maruz kalmak sabahları şiş gözlerle uyanmanın başlıca nedenidir. Ertesi sabah aynada hoş olmayan görüntülerle karşılaşmak istemiyorsanız bir gece önceden almanız gereken birkaç basit önlem var.

Ne yapmalı?

Zambak, papatya, ıhlamur ve lavanta çaylarıyla yapılan güzellik kürleri gözlerdeki yorgunluk ve şişlikleri gideriyor. Bunun için örneğin bir tutam ıhlamuru 1 çay fincanı kaynar suya ilave edip 10 dakika bekletin. Süzüp soğumaya bırakın. 2 makyaj pamuğunu çaya batırıp göz kapaklarınıza uygulayın. 10 dakika bekleyip, yıkayın. 2 dilim çiğ patatesi göz kapaklarınıza yerleştirip 15 dakika bekleyin. Yıkayıp kurulayın. Gözaltı şişliklerine antioksidan özellikli göz kremleri de sürebilirsiniz.Sorununuz kronikleştiyse ve ne yaparsanız yapın şiş gözlerle uyanmaktan kurtulamıyorsanız kalp-damar sistemini etkileyen sporlar yapın. Yürüme, koşma, bisiklet ve aerobik gibi sporlar, vücutta ödeme yol açan tuz ve toksinlerin atılmasını sağlıyor. Bu sporlar tüm vücuttaki şişliklerin giderilmesine yardımcı oluyor. Şişliklerin inmesini beklemek için yeterli zamanınız yoksa bir parça buzu göz çevresine gezdirerek sürün. Şiş gözleri makyajla kamufle etmek için ten renginize uygun kapatıcıyı elmacık kemiklerinize kadar geniş bir bölgeye ince bir kat halinde sürün. Farınızı koyu renklerden seçin. Koyu renkli bir rimeli sadece üst kirpiklerinize sürün.

Göz torbaları
Gözaltı torbaları ya dengesiz bir yaşam stili ve kötü alışkanlıklar sonucunda oluşuyor ya da genetik yapıdan kaynaklanıyor. Bazen az uyku ya da adet dönemlerinde de ortaya çıkabiliyor.Hiçbir kozmetik ürünü ya da doğal ürün bu sorunu çözmeye yeterli değil. Ancak damar duvarlarını ve kılcal damarları güçlendirici yöntemlerle gözaltı torbalarını hafifletmek mümkün.
Ne yapmalı?
Günlük öğünlerinizi C, PP ile E vitaminli ve bioflavonoidli besinleri içeren gıdalarla ve orman ürünleriyle zenginleştirin. Yağlı yemeklerden ve stresli ortamlardan uzak durun. Günde en az 8 saat uyuyun. Gözaltı torbalarını hafif makyaj hileleriyle kapatın. Bunun için uygun kapatıcılar kullanabilirsiniz.

Kaz ayakları
Genelde ilerleyen yaşla artan bu kırışıklıkların bir nedeni gülüş şeklidir. Gözlerini iyice kısarak gülmek kaz ayaklarının erken yaşlarda ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ne yapmalı?
Retinol çeşitlerini içeren göz kremlerini kullanabilirsiniz. Güneş ışınlarına karşı özel kremler kullanın. Göz çevresini sürekli nemlendiren doğal kremler hazırlayın. Göz egzersizlerini her gün düzenli olarak yapın. Göz Çevresini canlandırmak için 2 salatalık dilimini göz kapaklarınıza yerleştirip 15 dakika bekletin. Göz çevresine ayda bir veya iki kez bademyağı içeren doğal kremler kullanın.

DOĞAL REÇETELER
Yorgun gözler için:
2 poşet çayı yarım çay fincanı kaynar suda 15 dakika demlendirip soğutun. 2 parça pamuğu çaya batırıp elinizle sıkın. Göz kapaklarınızın üzerine yerleştirip 10 dakika bekletin ve yıkayın.
Gözaltı torbaları için:
2 çay fincanı kaynar suya 2 çorba kaşığı fındık yaprağı ekleyip 15 dakika bekletin. Süzüp buzdolabında soğutun. 2 parça pamuğu çaya batırıp elinizle sıkın ve göz kapaklarınızın üzerine yerleştirin. 10 dakika bekletip yüzünüzü yıkayın.Bir bardak kaynatılmış rezene çayını soğutun. 2 parça pamuğu çaya batırıp göz kapaklarınıza yerleştirin ve 15 dakika bekleyin.
Gözaltı morlukları için:
Papatya çayı ya da lavanta çayını soğutun. 2 parça pamuğu çaya batırıp elinizle sıkın. Göz kapaklarınıza uygulayın.
Göz çevresi kırışıklıkları için:
1 kahve fincanı soya yağı, 1 kahve fincanı bademyağı ve yarım kahve fincanı avokado yağını bir kapta karıştırın. Parmak uçlarınızı bu karışıma batırıp göz çevresine masaj yaparak sürün. Bu uygulamayı akşamları yatmadan evvel yapın. Sabahları yüzünüzü yıkayıp kurulayın.
Kirpikleri uzatmak için:
1 bardak suyu kaynatın. 1 çay kaşığı hint yağı ve 12 gr kakao yağı ekleyip karıştırın. Kabı sıcak su dolu bir başka kabın içine yerleştirip krem kıvamına gelene kadar ısıtın. Karışımı soğutup 15 gün boyunca yatmadan önce gözlerinize kaçırmamaya dikkat ederek kirpiklerinize sürün. Sürme işlemini kirpik kökünden uca doğru uygulayın.
Kirpikleri gürleştirmek için:
Eşit ölçüde hint yağı ve badem yağını bir şişede karıştırıp 15 gün boyunca akşamları yatmadan önce gözlerinize kaçırmamaya dikkat ederek kirpiklerinize dipten uca doğru sürün. "

Kedicik...



Bugun ilk defa bloguma resim ekliyorum. Yukarida gordugunuz kedi isyerimizin bahcesinde zipirlik yaparken goruntulendi:)

Monday, July 30, 2007

Yulaf Ezmesi....

Calistigim icin hafta arasi kahvaltilik olarak misir gevreklerini tercih ediyorum. Son yaptigim alisverisimde yulaf ezmesi aldim. Musli seklinde olanlari, meyvali olanlari da var ki bence gercekten cok lezzetliler. Tok tuttuklarina da garanti verebilirim. Ben genelde yagsiz sut almak yerine ( zaten burada cogu zaman bulamiyorum) bir diyetisyenin tavsiye ettigi yarim bardak su yarim bardak normal sut formulunu uyguluyorum. Sutun bazi bunyelerde sebep oldugu siskinlik sorununu da hafifletmis oluyor bu yontem.
Bugun merak edip yulaf ezmesi ile neler yapilabilir, faydalari nelerdir arastirmasina giristim...Neler buldum neler:) Internetten derledigim bu bilgileri sizlerle de paylasmak istiyorum. Biraz uzunca olacak ama okudukca ne kadar faydali oldugunu goreceksiniz.
Bu arada yulaf ezmesi ile yapilan guzellik formullerini de ihmal etmedim:)

Sağlık iksiri: Yulaf
Stresle mücadele etmek, her dem genç kalmak, günün yoğun temposunu yorulmadan yaşamak istiyorsanız adresiniz yulaflı yiyecekler olmalı. Sağlıktan güzelliğe pek çok derdin devası olan yulafı, özellikle soğuk kış günlerinde sofranızdan eksik etmeyin.
Çinliler yulafın zindelik verici özelliklerini binlerce yıl önce keşfetmişler. Antik Romalılar onu enerji depolamak için sofralarından eksik etmemişler. Savaşçı Vikingler efsanevi fiziki güçlerini yulaf ezmesi ile hazırlanan 'porridge' adlı kahvaltılık yiyeceğe borçlu olduklarını sık sık dile getirmişler.
'Bitkisel protein' de denilen yulafta bol miktarda protein, lipid, lif, mineral tuzlar, vitaminler ve B grubu vitaminleri bulunuyor.Yulaf, pek çok derdin devası olan bir tahıl. Düzenli olarak tüketildiğinde vücudu tazeleyip adeta yeniden yapılandırıyor. Yüksek dozdaki enerji verici özellikleri nedeniyle sınavlara hazırlanan öğrencilere, bebek bekleyen anne adaylarına, sporculara, soğuk havalarda çok üşüyenlere, sık hastalanan küçük çocuklara, büyümekte olan çocuklara ve nekahat dönemindeki hastalara birebir geliyor. Yulaf, hücrelere enerji taşınmasında, dokulara kan aracılığı ile oksijen transferinde ve zarar gören yaşlı hücrelerin yenilenmesinde son derece etkili bir besin. Ayrıca zehirli kurşun, kadmiyum ve krom gibi ağır metallerle birleşip bu maddelerin vücuttan atılımını sağlıyor. Moskova Devlet Üniversitesi bilim adamları, yulafın çok değerli bir kocakarı ilacı olmaktan öte gerçek bir sağlık iksiri olduğunu belirterek Rusların uzun yıllardan bu yana kurşun zehirlenmelerine karşı yulaf unu kullandıklarını ifade ettiler.
Yulaf piyasada un, ezme, yulaf tanesi, yulaf ekstresi (özü), müsli ve kahvaltı gevreği olarak satılıyor. Un halindeki yulaf ile ekmek, tatlı ve tuzlu hamurişi çeşitleri hazırlayabilirsiniz. Ya da köftelere ilave edebilirsiniz. Kahvaltı gevreği şeklinde ılık süte ilave ederek yiyebilirsiniz. Ezme şeklindeki yulafla değişik muhallebiler hazırlayabilirsiniz. Yulaf unu ile güzellik kremleri hazırlayabilir, yulaf ekstresi ile sağlık banyoları yapabilirsiniz.
Güne iyi başlamak için sütle karıştırılmış yulaflı müsli yiyin. Öğle öğününde besleyici, doyurucu aynı zamanda hafif yulaf köftesi (5 çorba kaşığı un, 5 çorba kaşığı yulaf unu, 1 yumurta ve tuzu karıştırıp kızgın yağa kaşık kaşık ilave ederek kızartın) yiyebilirsiniz. Akşamları rahat bir uyku çekmek ve kadifemsi bir cilde kavuşmak için banyo suyuna yulaf tanesi ilave edin. Yatmadan önce yulaflı çayla sağlık depolayın.

Yulafın kimlik kartı
* Yulaf oldukça kalorili bir tahıl. 100 gramında 390 kalori bulunuyor. Oysa aynı miktar pirincin kalorisi 354, makarnanın ki ise 346. Bol miktarda nişasta içerdiği için değerli bir karbonhidrat kaynağı.
* Yulaf, kasları tazeleyen 'lisina' denilen bir protein ve sinirlerin işlevini düzenleyen yüksek dozda B grubu vitaminleri içeriyor.
* 'İyi' yağlar açısından çok zengin. İçeriğindeki 'oleik asit' denilen yağlar, sinir hücrelerinin düzenli bir şekilde işlemesi için son derece yararlı.
* Yulaf mineral açısından da çok zengin: 100 gramında 53 mg kalsiyum, 405 mg fosfor, 4.5 mg demir ve 268 mg potasyum bulunuyor. Ayrıca değerli bir magnezyum deposu.

Kolesterolünüz yüksek ise
Yulafta bulunan yağ asitleri 'iyi yağlar' olup zindelik veriyor ve kolesterolün yükselmesini önlüyor. İçeriğindeki lifler sayesinde kandaki kolesterolü düşürüyor. Yulafta kolesterole çok benzeyen bitkisel moleküller, kötü kolesterol alımını en aza indirgiyor. Bu nedenle aşırı yağlı beslenme sözkonusu olduğunda yulafın içeriğindeki fitosterol maddesi kandaki aşırı yağlanmayı engelliyor. Yani yulaf bir tür yağ giderici. Eğer kolesterolünüz yüksekse yulafı sofranızdan eksik etmeyin.

Adet dönemi sıkıntılarını gidermek için
Ani kişilik değişimi, aşırı sinirlilik, uykusuzluk, melankoli, aşırı tatlı yeme arzusu... Pek çok kadın adet döneminde hormonal dengesizlikten kaynaklanan bu sorunlardan yakınıyor. Çözüm için kahvaltı ve öğle öğünlerinde yulaflı yemekler yiyin. Yulaf, tiroid bezinin işlevine yardımcı olup, östrojen hormonunun üretimini dengeliyor. Yulafın zengin içeriğinde bulunan magnezyum minerali, alt karın bölgesindeki kas gerilimini en aza indirgeyerek sancıyı azaltıyor. Fosfor, adet öncesi ve sırasında sık karşılaşılan konsantrasyon güçsüzlüğünü ve unutkanlığı önlüyor. Adet sıkıntılarından şikayetçiyseniz adetten 1 hafta önce ve adet boyunca yulaf ağırlıklı beslenin. Günde iki porsiyon yemek ideal.

Nekahat dönemindekiler için
Nekahat dönemindeki hastalar için yulaf çok yararlı bir besin. Vücut bitkin olduğu zaman yulaf, her türlü fiziksel ve beyinsel yorgunluğu giderip zindelik veriyor. Çok enerjik bir besin olduğu halde son derece hafif ve hazmı kolay. Yulaf, vücuda doğru miktarda karbonhidrat, B grubu vitaminleri, demir, fosfor ve kalsiyum sağlayarak kas ve kemikleri güçlendiriyor. Dişleri koruyor ve sinir sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı oluyor.

İltihaplı hastalıklara karşı
Her türlü iltihaplı hastalıklara karşı yulaf iyi geliyor. İster sıcak süte ilave ederek için, isterseniz yulaf lapası (1 su bardağı yulaf ununu 2 su bardağı suda eritip koyu muhallebi kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte pişirin. Ilınınca bölgeye uygulayıp üzerini ılık havlu ile kapatın) hazırlayıp hastalıklı bölgeye uygulayın. Larenjit ve boğaz ağrısı gibi solunum yolları enfeksiyonlarına, sigaranın yol açtığı boğaz rahatsızlıklarına ve bronşite iyi geliyor. Özellikle küçük çocukların bronşit hastalığında göğüse ve sırt bölgesine uygulanan sıcak yulaf lapası rahat nefes almayı sağlayıp, balgam söktürüyor ve öksürüğü kesiyor. Yulaf, rahatlatıcı etkisi nedeniyle midenin de dostu. Yulaf çayı hazırlamak için 1 tutam yulaf tanesini bir fincan kaynar suya ilave edip 20 dakika bekletin. Süzüp balla tatlandırıp için.

Tiroid bezi rahatsızlıklarına karşı
Guatr hastalığına yol açan tiroidin düzenli işlevi için yulaf ideal bir besin. Tiroid bezi yavaş çalıştığı zaman bitkinlik, soğuğa karşı dayanıksızlık ve çabuk üşüme gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Tiroid ile birlikte kan dolaşımı da yavaşlıyor. Halsizlik ve başdönmesi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bu konuda şikâyetleriniz varsa kahvaltıda her gün düzenli olarak yulaflı yiyecekler tüketin.

Ciltteki kızarıklık ve kaşıntılara karşı
Yulaf, cildi yumuşatıcı ve rahatlatıcı etkisi sayesinde ciltteki kızarıklık ve kaşıntıları gideriyor. Yulaf tanesi ilave edilmiş sıcak banyo suyu, bebeklerdeki pişik sorunlarını ve ciltteki dermatit ile iltihaplanmaları gideriyor. Bunun için 1 çay bardağı yulaf tanesi veya yulaf ununu 1 küçük tencere sıcak suya ilave edip karıştırın. Kaynatıp süzün ve sorunlu bölgeye uygulayın. Yulaf, sabunun yol açtığı cilt tahrişlerine ve ani hava değişimlerine maruz kalan cildi de koruyor. Bunun için sorunlu bölgeye yulaf lapası uygulayın.

Diyabet ve karaciğer yorgunluğuna karşı
Sağlık sorunları olanların özel diyetler uygulamaları gerekiyor. Özellikle tiroid bozukluğu ve kanda aşırı yağ birikmesi nedeniyle ortaya çıkan karaciğer yorgunluğu sözkonusu olduğunda diyet, yulaf ağırlıklı olmalı. Yulaf, şeker diyetinde de mutlaka yer alması gereken bir tahıl. Çünkü sodyum ve şeker açısından fakir. Pektin ve emicelluloz (bu madde vücuda giren şekeri yakalayarak konsantrasyonunu azaltıyor) sayesinde kan şekerini düşürüyor.

Soğuktan çatlayan eller için
Dış etkenlere birebir maruz kalan cilt ve ellere kış aylarında ekstra bakım uygulamakta yarar var. Soğuktan çatlayan ve kızaran ellerinize yulaf lapası sürün.1çay bardağı yulaf ununu 2 çay bardağı suda eriyinceye kadar karıştırıp hafif muhallebi kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte pişirin. Soğuyunca cildinize sürüp 3-4 dakika bekletin ve ılık suyla durulayın. Elleriniz yumuşacık olacaktır. El kremi kullanmıyorsanız kış aylarında bu uygulamayı 3 günde bir yapmayı ihmal etmeyin.

Epilasyondan sonra
Epilasyon yaptıktan sonra cildinize yulaf içeren bir krem (veya yulaf lapası) sürün. Yulafın içeriğinde bulunan nişastanın nemlendirici etkisi cilde kadifemsi bir yumuşaklık sağlayacaktır. Yulaf, tüylerin daha geç ve güçsüz çıkmasını sağlıyor.

Çabuk yağlanan saçlara
Yulaf saçlara parlaklık verip güçlendiriyor. Eğer saçlarınız yağlı ise günde iki öğün yulaflı yiyecekler yiyin. Örneğin; kahvaltıda yulaflı müsli, ikindi de yulaflı muhallebi veya kurabiye yiyin. Saçlarınız için15 günlük yulaf kürü uygulayın. Yemek aralarında yulaflı çay için.

İştahsız ve sık hastalanan çocuklar için
Küçük yaramazlar günboyu aşırı enerji harcarlar ama genelde abur cubur ile karınlarını doyururlar. Anneler, özellikle okula giden çocuklarının nasıl beslendiklerini kontrol etmekte zorlanırlar. Besin değerleri çok yüksek olan yulaf, özellikle büyümekte olan enerjik yapılı ve sık hastalanan çocuklar için son derece önemli bir besin. Yulaf, büyüme hormonu olarak bilinen, 'auxina' hormonunun üretimine katkıda bulunuyor. Yulaf, içeriğindeki zengin aminoasitler (protein sentezi için çok gerekli olan maddeler) bitkisel proteinler ve nişasta sayesinde vücuda uzun süreli bir enerji sağlıyor ve vücudun tüm işlevlerinin mükemmel bir şekilde düzenlenmesine yardımcı oluyor. İçeriğindeki kalsiyum ve fosfor ile çocuklardaki kemik oluşumunu hızlandırarak kemik ve dişleri güçlendiriyor. Fosfor ayrıca yağ ve protein metabolizması için de gerekli.

Ve Sirada Guzellik Receteleri

MASKE: Kozmetik ürünleri arasından seçebileceğiniz pek çok bakım maskesi var. Cildinizi derinlemesine temizleyen, nemlendiren ya da cildinizin eksiklerini gideren bir tanesini seçip uygulayabilirsiniz. Dışarıda satılan ürünlerin yerine, evde kendi maskesini yapmak isteyenler için işte öneriler:
Bu maskeleri hazırlamak için malzemeleri bir kase içinde karıştırın ve yüzünüze uygulayıp, on dakika bekletin.
Çikolata Maskesi: (tüm ciltler için) 1/2 fincan kakao, 4 yemek kaşığı krema, 3 tatlı kaşığı süzme peynir, 1/4 fincan bal, 3-4 tatlı kaşığı yulaf ezmesi, 3 tatlı kaşığı olgun avokado.
Sebze Maskesi: (yağlı ciltler için) 1/4 soyulmuş çekirdekleri çıkartılmış domates püresi, 2 tatlı kaşığı yoğurt, 2 tatlı kaşığı aloe jel, 3-4 tatlı kaşığı yulaf ezmesi, 1 tatlı kaşığı rendelenmiş salatalık, 2 rendelenmiş nane yaprağı.
Tutti Frutti: (kuru ya da çatlamış ciltler için) 1 fincan püre haline getirilmiş muz, şeftali, kavun, karpuz, böğürtlen, çilek karışımı, 2 yemek kaşığı krema, 2 tatlı kaşığı süzme peynir, 1 tatlı kaşığı esmer şeker, 1/2 tatlı kaşığı kuru ada çayı, 3-4 tatlı kaşığı yulaf ezmesi.
DURULAYIN: Cildinizde kuruyan maskeyi çıkarmak ustalık ister. Maskeyi kaldırmadan önce cildinizi nemlendirmek için ılık bir bezle hafifçe ovalayın.
NEMLENDİRİN: En iyi nemlendiricinizi parmak uçlarınızı kullanarak yüzünüze uygulayın. Daha sonra göz kreminizi de serçe parmağınızla yavaşça sürün. Bütün bu işlemlerden sonra dışarı çıkmak istiyorsanız; sürdüğünüz kremlerin güneş ışınlarına karşı cildinizi koruma özelliği olmasına dikkat edin.


Gercekten oldukca uzun bir yazi oldu. Umarim isinize yarar. Bu arada bu bilgilerin hepsini internet sitelerinden derledigimi tekrar soylemek isterim.
Arkadaslarin bloglarinda yulaf ezmesi ile yapilan cesit cesit enfes tarifler bulundugunu da belirtmeden gecemeyecegim:)



Hangisi Dogru?

Karpuzun faydalarini ve ne kadar sevdigimi anlattiktan sonra dun coook ilginc bir yazi ile karsilastim. Malesef dalginligima geldiginden yaziyi kopyalamayi unutmusum. Taylan Kumeli'nin bir yaziydi ve karpuzun asla sanildigi gibi masum bir yiyecek olmadigindan bahsediyordu. Asiriya kacilmasi durumunda kilo dahi aldirabilecegi yaziyordu. Inanilmaz kafam karisti ve hemen bir arastirma yaptim. En sonunda da su karari verdim: Eger karpuz normal yenen ogunlerin uzerine cok fazla tuketilirse kilo alma gibi bir soruna yol acabilir ama karpuz bir ogun yerine geciyorsa boyle bir sonuc ile karsilasmak cok zor.
Siz ne dersiniz? Karpuz kilo aldirir mi yoksa gayet tok tutan az kalorili bir yiyecek mi?
Yorumlarinizi bekliyorum.

Saturday, July 28, 2007

AKLINIZDA BULUNSUN....

Sizlere bir internet sitesi onermek istiyorum. Kozmetik malzemelerinizi, parfumlerinizi bu siteden siparis edebilirsiniz. Fiyatlari inceledim. Gercekten cok uygun. Zaten bende tavsiye uzerine bu siteyi kesfettim.
www.strawberrynet.com
Keyifli alisverisler :)

Friday, July 27, 2007

Yaz boyunca en cok yedigim sey: KARPUZ

Bugun cok severek yedigim karpuz hakkinda bir arastirma yaptim ve topladigim bilgileri sizlerle paylasmak istiyorum;

"Karpuz, kansere karşı koruma özelliği olan laykopen maddesi bakımından oldukça zengin bir meyvedir. Kansere yol açan en büyük sebeplerden biri, doku ve organların zararlı maddeler nedeniyle hasar görmesidir. Laykopen maddesi ise antioksidan özelliği sayesinde, serbest radikaller denilen zararlı toksinlerin sağlıklı doku ve organlara bağlanmasını engeller. Laykopen, doku ve organlara bağlanarak zararlı maddelere karşı koruma sağlar. Bu nedenle karpuz, kansere karşı koruma sağlayan en önemli besinlerden biridir
KARPUZUN DİĞER FAYDALARI:

Karpuz besin değeri açısından da oldukça zengin bir meyvedir ve orta boy bir karpuzdan kesilen ince bir dilim 6.4 gram karbonhidrat, bir miktar protein ve yağ ile 26 kalori içerir.Karpuzun içerdiği bol miktardaki potasyumun da insan sağlığı açısından son derece faydalıdir.Potasyum, böbreklerin daha iyi çalışmasını ve böylece böbrekler tarafından vücuttan sodyumun atılmasını hızlandırır. Fazla sodyumun vücuttan atılması sonucunda da kan basıncı dengelenir, kalp işlevleri düzenlenir ve kalp krizi riski azaltılır. Karpuz, yüksek miktarda su içerdiği ve hazmı kolay olan bir meyve olduğu için de sık tuvalete gidilmesini ve buna bağlı olarak vücuttan atık maddelerin daha sık dışarı atılmasını da sağlar

Karpuz nasıl seçilmeli?

Uzmanlar, yağ ve kolestrol içermediğinden ve kalorisi de düşük olduğundan yaz aylarında yapılan diyetlerde özel bir yeri bulunan karpuzun tüketilmesi için olgunlaşmış olmasına özen gösterilmesi gerektiğini bildirdi. Tatlı ve sulu, olgun bir karpuz seçmek için kabuğunun renginin parlak değil, mat olmasına ve tırnağınızla hafifçe kazıdığınızda yeşil kısmının kolayca çıkmasına, toprağa oturan kısmının renginin açık sarı olmasına, beyaz veya yeşil olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, eğer kesmece karpuz alacaksanız içinin renginin parlak kırmızı, çekirdeklerinin de koyu kahverengi veya siyah renkte olmasına dikkat edilmesi gerektigini belirttiler."

PARTI:)

Bugun is cikisi dort kiz kisir partisi verecegiz. Kimbilir belki de yayinlayabilecegim guzel kareler yakalayabilirim....

Wednesday, July 25, 2007

"SECRET" Hakkinda....

Secret adli kitap ile ilgili oyle seyler okumustum ki baska bir ulkede yasamamiza ragmen ne yapip edip buraya gelecek bir arkadasimiz araciligi ile getirtmistim. Buyuk bir merakla okumaya basladim. Oyle bir cirpida okuyup bitirmedim ben. Yazilanlari uygulamaya calismalayim bakalim olacak mi diyerek ozumseye ozumseye ilerledim.
Neyse kitap bitti. Bende bu arada o kitaptan once annemin ozellikle okumami istedigi "Ruhsal Zeka" adli bir kitabi yarim birakmistim sirf "secret" i okumak icin. Nasil bir tesadufse tekrar okumaya basladiktan bir sayfa sonrasinda "secret" adli kitapta yazan seylerin nerdeyse aynisi bu kitapta karsima cikti. 96' yilinda basilan kitabin 129. baskisi idi bendeki. Ustelik hemen o sayfanin altinda da Anthony Robbins'in "Sinirsiz Guc" adli eserinde bu konu ile ilgili daha detayli bilgi edinilebilecegi yaziyordu.
Tamam kitapta Rhonda Byrne' da bunu ilk defa ben soyluyorum demiyor. Ama benim kizdigim madem daha onceden bir cok kitapta bahsedilmis yazilmis cizilmis bu konu neden bu kitap bu kadar meshur edildi...Ozelligi neydi? Iste burada isin icine bence pazarlama gucu giriyor. Oyle bir reklami yapildi ki kitabin ben eminim Turkiye'de bir cok insan plajlarda uzanmis bu kitabi okuyor.
Sizlerde okudugunuz bazi kitaplarda benzeri fikirlere kesin rastlamissinizdir. Elimizdeki kitapta yazanlari irdelemeyip siradan biseyler yaziyormus gibi okuyunca ayni etkiyi yaratmiyor tabi. Oysa hepimiz muthis bir uyarilmislikla "Secret" adli kitabi aldik, okuduk ve muthis bir pazarlama oyununa katkida bulunduk...Yanlis mi yaptik? Ona da herkes kendi karar verir artik:)

UYKUSUZ BIR GECE

Dun gece saat 4 gibi oyle bir gurultu ile uyandim ki... Bagiris, cagiris muthis bir patirti. Oturdugumuz apartmanda bir kari-koca inanilmaz kavga ediyordu. Aslinda adam bagiriyor kadin agliyordu. Bir kac defa da vurdugunu tahmin ediyorum. Emin olamadim ama...Tabi o saatten sonra hem uykum kacti hemde aklima takildi bu olay. Her zaman duyariz, gazetelerde de yazar kadina uygulanan siddet. Ne kadar kotu ne kadar asagilayici bir sey bu. Ustelik duyuyorsun ama yapacak hic birseyin yok iste bu en kotusu. Baska bir memlekette, baska kurallar, kanunlarla yasayinca iyice elin kolun bagli oluyor. Gerci Turkiye'de de durum cok farkli degil. Cunku polisi arasan bile kadin sikayetci olmadiktan sonra kocasindan, hic bir sey olmuyor. Neyse umarim bir daha tanik olmayiz boyle bir olaya.

Tuesday, July 24, 2007

ILK MERHABA

Uzun zamandir cesitli blog yazarlarini takip ediyordum. En sonunda daha fazla dayanamayip bende bir blog olusturmaya basladim.

Belki duzenli yazamayacagim belki de kisa surede gececek bir heves benimki ama ilk adimi attim artik.